pexels-anna-shvets-3771681

Çocukluk Çağı İdrar Yolları Taş Hastalığı

Çocuklarda üriner sistem taş hastalığı, tanı ve tedavisinde elde edilen hızlı gelişmeler nedeniyle günlük pratiğimizde daha fazla yer almaya başlamıştır. Ülkemiz taş hastalığı için endemik bir bölgedir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada görülme oranı yaklaşık % 15 olarak belirtilmiştir. Taş hastalığı görülme oranı coğrafi bölgelere göre farklılıklar göstermektedir. Ülkemizin özellikle güney bölgelerinde taş sıklığının fazla olmasının nedenlerinden bilinenleri, tüketilen sıvı miktarının azlığı ve Türkiye ortalamasının üzerindeki sıcaklıklardır. Çocuklarda taş görülme sıklığı erkekler ve kızlar arasında belirgin br fark yoktur ancak erkeklerde hafifçe daha yüksektir. Aile büyüklerinde taş hastalığı var olduğu bilinen çocuklarda olmayanlara göre 2,5 kat daha fazla taş hastalığına yakalanma riski taşımaktadır.

Taş hastalığının altında yatan nedenler çoğunlukla metabolik nedenler, anatomik bozukluklar ve idrar yolları enfeksiyonudur. Bir kısmının da nedeni bilinmemektedir.  Enfeksiyonla birliktelik gösteren taş hastalığı sıklığı 4 yaşın altındaki çocuklarda fazlayken metabolik kökenli taşlar büyük çocuklar ve ergenlerde daha sık gözlemlenmektedir. Genel olarak çocuklarda kalsiyum okzalat ve kalsiyum fosfat, taşların %75’ini oluştururken, enfeksiyon taşları %15-25 oranında gözlenmektedir.

Taş hastası çocuklar hekime idrar yaparken ağrı, sık idrara çıkma, karın ağrısı, bulantı ve tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları ile başvurabilirler. Tanıda ayrıntılı bir anamnez ve fizik muayene sonrası, röntgen, Ultrasonografi ve gerektiğinde tomografi gibi ileri radyolojik tetkikler kullanılır.

Çocuk hasta grubunda tedavi amacı, üriner sistem taşsızlığının sağlanması, tekrarların önlenmesi, böbrek fonksiyonlarının korunması, idrar yolu enfeksiyonlarının önlenmesi, anatomik ve altta yatan metabolik nedenlerin düzeltilmesidir.

Taş hastalığının tedavisinde taşın yeri, boyutu, sayısı ve taşın bulunduğu yer tedavi seçimi için önemli kriterlerdir.

Ses dalgaları ile Taş Kırma (ESWL)

ESWL’nin çalışma prensibi; bir kaynakta üretilen enerjinin, taşın üzerine odaklanması ve gönderilen şok dalgalarıyla idrar yolundaki bu taşın kırılarak kendiliğinden düşebilecek boyuttaki parçalara ayrılması esasına dayanmaktadır. ESWL ile çocuğu ameliyat etmedem özellikle 1.5 cm altındaki taşların yaklaşık %70-80 başarı ile tedavi edilmesi mümkün olabilir. Çocuk hastalarda işlemin anestezi altında uygulanması gerekebilir.

Üreteroskopi (URS)

Üreterorenoskopi (URS), üst ve alt idrar kanalında bulunan taşların çocuklara özel yapılmış endoskopik cihazlarla görülerek kırılması ve vücut dışına alınması işlemi olarak özetlenebilir.

Özellikle Böbreklerden sonra kısım olan üreter dediğimiz idrar kanalının alt kesiminde yer alan tşların tedavisinde yüksek başarı oranları ile uygulanabilmektedir.

Perkütan nefrolitotomi

 

Perkütan nefrolitotomi (PNL), ciltle böbrek arasında oluşturulan yaklaşık 1 cm çapında oluşturulan kanaldan girilerek böbrek toplayıcı sistemine ulaşmak ve buradaki taşlara müdahale etmek olarak tarif edilebilir.

Perkütan nefrolitotomi; 1.5 cm’den büyük böbrek taşlarında, 1 cm’den büyük böbrek alt kutup taşlarında, taş ile beraber yapısal veya doğumsal anomalisi olan çocuklarda, başarısız ESWL tedavisi sonrası tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.

Laparoskopik taş cerrahisi

Minimal invaziv yöntemler, endoskopik cerrahiler ve ESWL tekniklerinin gelişmesi nedeniyle taş hastalığının tedavisinde açık cerrahi teknik seçimi giderek azalmıştır. Ancak yukarıda bahsedilen tekniklerin çözüm getiremediği, başarısız veya yetersiz kaldığı hasta grubunda son zamanlardaki gelişmelerle laparoskopik taş cerrahisi kullanılabilmektedir. Laparoskopik cerrahi açık taş cerrahisine nazaran minimal invazivdir. Laparoskopik teknik ile böbrek taşları, üreter taşları ve mesane taşlarının tedavisi  yapılabilmektedir

Açık taş cerrahisi

Yukarıda tariflenen cerrahi seçeneklerin yaygın olarak kullanılması nedeniyle açık taş cerrahisi günlük pratikte kendine yer bulmakta zorlanmaktadır. PNL, URS ve ESWL’ye uygun olmayan taşlara, diğer yöntemlerin başarısız olduğu hastalara, çeşitli iskelet deformiteleri nedeniyle endoskopik cerrahi uygulanamayan hastalara, Cerrahi erişimin kolay olması ve yalnızca bir tek anestezi işleminin gerekmesi nedeniyle, çocuklardaki büyük taş yükü olan hastalara, dev mesane taşı olan hastalara açık cerrahi uygulanabilir